ÖLÜM KALIM MESELESİ -
14.04.2025
98 kere okundu
Her çiçek her dalda aynı güzel olmaz, vermez aynı kokuyu; ömrü aynı değildir hiçbir çiçeğin, kimi erken solar, kimi geç. Her bilen her şeyi bilemez, her yanılan dönmez yolundan, sabah geç olsa da gece kötü geçmemiştir hep. Gece bitti, sabah oldu, gün usul usul doğuyor tepelerin ardından. Dönmedi giden, kırık dökük de olsa onardı kendisini terkedilen. Yağmur biriktirirken bulut tomurcuklanmaya başladı tohum. Devam etti döngü, akıp gitti ömür.
Ben susunca sen de susarsın dimi dedi kadın, sustu adam. Hüzün dolu baktı kadın adama. Adam bakamadı kadına. Terazinin iki kefesi de aynı dolmaz çünkü hep. Biri sever göstermez, biri allar pullar bayram yerine çevirir içindeki neşeyi. Bir bakmışsın düğüne durmuş karşında, uzatsan elini alıp götürecek seni de, katacak neşeni neşesine, neşesini bağşedecek neşene. Susarsın ama. Nasıl istersen dedi kadın. Durdu düşündü adam, nasıl istediğini kendisi bile bilmiyordu oysa.
Ölüyoruz kimseye duyurmadan, kimsenin haberi olmadan ölüyoruz. Yaşarken içinde bulunduğumuz görünmezlik ölünce de geliyor ardımızdan. Islanmıyoruz yağmurda, soğuk hava üşütmüyor bizi, baharda çiçek açamaz olduk, yürüdüğümüzün yol bile farkında değil. Gri bir gökyüzü altında kahverengi güneşe dönüyoruz yüzümüzü, yüzümüzdeki gözler fazlalık, burun gelişigüzel, ağzımızı açmaya korkuyoruz söyleyeceklerimizi sevmezler diye. Ne diye zaten bu olan biten, kimden ötürü, bize rağmen. Azaldık mı arttık mı belli değil, gider miyiz bu saatten sonra kalır mıyız umursayan yok.