KAFAMDA BİR HUNİ -
14.12.2010
17 kere okundu
Farzet ki o ben değilim, delirdim farzet, kafamda bir huni sokaklara atmışım kendimi; peşimden koşturan çocuklar teneke bağlamış ceketime. Ben gidiyorum o geliyor paldır küldür. Farzet ki yağmur yağıyor, mevsim yaz ayaklarım çıplak, toprak kokusu vuruyor burnuma, anam düşüyor aklıma, haylaz günlerim serseriliklerim... Erol Evgin’den bir şarkı kulağımda belli belirsiz, meyhaneler yetmiyor bu gece bana, ben sana vuruldum deli divane.
Sen kiminle şarap içtin Alaaddin Tepesi’nde diyor! Hem orası neresi? Belki masalsı bir yer, uzak bir şehirde ki barı birlikte mi aramıştık unuttum ben. Ömrüm sana yürümekle geçti, iki ileri bir geri ve geldi çattı bayram giyin en yenilerini. Biz o gün şen olmasak da çocuklar gibi olalım, atlılar koşsun bozkırda başıboş bir o yana bir bu yana. Saçında ki güler varsın dökülsün, varsın geç olsun sabah, bu akşam gezelim İstanbul’un tüm meyhanelerini, Çınaraltı’ndan Üsküdar’a geçelim sonra Beşiktaş’a Turgut’un yerine oradan Yeniköy’e Aleko’ya gidelim, kapatmamışsa Yorgoya da uğrayalım.
Meyhaneci geç vakit meyhaneyi kapatıp evine gitti. Bitkin bir halde yatağına gireceği sırada telefon çaldı. Telefondaki sarhoş sesi:
- Meyhaneci dedi, kaçta açacaksın meyhaneyi?
- Yahu daha yeni kapadım, istediğim zaman açarım, hem açsam da seni içeri almam.
Telefondaki Sarhoş:
- Ben içeri girmek değil, dışarı çıkmak istiyorum.
Farzet ki pencereden attım kendimi dışarı, kafamda bir huni sokaklardayım artık, aldım başımı sana geliyorum…